• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

19 Nisan 2020 Antika Ve Sanat Eserleri Müzayedesi

Ankara Antikacılık, 19 Nisan Pazar günü salon müzayedesi olarak yapılması planlanan büyük ilkbahar müzayedesini, tüm dünyayla birlikte ülkemizde de görülen COVİD-19 salgının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında, 6-19 Nisan tarihleri arasında online müzayede olarak düzenleyecek. 6 Nisan Pazartesi günü saat 12.00’de başlayacak olan müzayede, 19 Nisan Pazar günü saat 14.00’ten itibaren canlı olarak yayınlanacak ve lotlar sıra ile sona erecek. 19 Nisan Pazar günü, saat 14.00’te ANKASANAT müzayede salonumuz yerine, bilgisayar ekranları başında buluşmak üzere…

Lot: 153 » Tablo

MEHMET PESEN (1923-2012)

‘Düğün’ , tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1984 tarihli. 20 x 40 cm

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden 1948 yılında mezun olan sanatçı, Türk resim sanatını özgün kılmak ve evrensel boyutlara ulaştırmak amacıyla geleneksel Türk motiflerinin kullanılmaya başlandığı bir ortamda yetişti. İlk resimlerinde, hocası Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun nakış izleri taşıyan bir çalışma havası görülür. 1950’li yıllarda gerçekleştirdiği büyük boyutlu tuvalleri genelde figüratif olup dönemin soyut ve lekeci tavrını yansıtır. Sanatçı bu yıllarda öznel resimsel anlatımların ötesine ulaşmak ve özgün bir biçime yönelerek kalıcılığı yakalamak amacıyla yeni arayışlara da girmiş; tuval yüzeyine kilim, kumaş, kum ve cam parçaları gibi çeşitli malzemeler ekleyerek soyut lekeci bir anlatımı denemiştir. 1950’li ve 1960’lı yıllarda gerçekleştirdiği Horoz dizilerinde bu anlayış ve teknik açıkça görülür. 1970’li yılların başında başladığı Kağnılar dizisinde de aynı anlatımı uygulamıştır. 1975 sonrası Mehmet Pesen’in sanat anlayışında önemli bir değişim olmuştur. Bu yıllarda minyatür sanatına ilgi duymaya başlayan ressamın, Anadolu insanının günlük hayatı ve İstanbul görünümlerini konu alan eserlerinde minyatürlerin şematik ve iki boyutlu kurgusu söz konusudur. Resimlerinde boya haricinde altın yaldız da kullanmaya başlamıştır. Askerlik döneminde Anadolu’da ilgiyle izlediği, başta gelin alayları olmak üzere, Anadolu’ya dair gelenekler ve törelerle ilgili kompozisyonlar da yine bu yıllarda minyatür tekniği ile tuvaline yansımıştır. 1980’li yıllardan itibaren tuvalinin kenarlarını kompozisyonu çevreleyen bordürlere dönüştürmüştür. Konu ile doğrudan bağlantılı olan bu bordürlerde, Karadeniz horonları, gelin alayları, harman dönüşü ot yüklü arabalar önünde köye dönen insanlar, güvercinler, martılar, İstanbul’u simgeleyen cami silüetleri, balıklar ve tavuklar minik ama detaylı biçimde betimlenmiştir. İlerleyen yıllarda bu bordürlerde, ebru, çeşitli yazılar ve bizzat Pesen tarafından yazılmış şiirler de görülür. 1984 yılında Pesen’in iki çalışması UNICEF kartları için seçilmiştir. 1986 yılında yine UNICEF ve Strasbourg Akademisi’nin birlikte düzenledikleri Uluslararası Kartpostal Yaratımları Yarışması’nda 34 ülkeden 600 yapıt arasından ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ yapıtıyla büyük ödül kazanmıştır. Sanatçının 1990’lı çalışmalarında ise, İstanbul görünümleri önceliklidir. Özellikle tarihi yapıları, çarşıları ve köprüleriyle gittikçe yozlaşan İstanbul’u resmetmiştir. 2000’li yılların başında geçirdiği rahatsızlık sonrası başladığı, halk kültürümüzde önemli bir yeri olan nazar boncuklu çalışmalarını uzun yıllar sürdürmüştür. Bu yapıtlarda ana figür horoz, hindi gibi kümes hayvanları ile nazar boncuğudur.

Detaylar
Lot: 157 » Obje

LALIQUE KRİSTAL CENTERPIECE

Lalique France yapımcı damgalı, yuvarlak formlu, yukarıya doğru daralan ağız kenarı tek sıra papatya rölyef dekorlu. Dış yüzü tekrarlayan ışınsal kesmelerle hareketlendirilmiş. 20.yy. Çap 36.5 cm

Markanın kurucusu René Lalique’dir (1860-1945). Paris’te, École des Arts Décoratifs’te mücevher yapım teknikleri üzerine öğrenim gören Lalique, daha sonra İngiltere’ye giderek iki yıl öğrenimini orada sürdürmüştür. Jacta, Cartier, Boucheron gibi firmalarda deneyim kazandıktan sonra, 1885 yılında Paris’te kendi atölyesini kurmuştur. Mücevher ve cam tasarımlarının yanı sıra, geliştirdiği bezeme öğeleriyle önce Art Nouveau, daha sonra da Art Deco akımına önemli katkılarda bulunan Lalique, gerek malzeme gerekse biçim açısından geleneğin sınırlarını aşmıştır. Yenilikçi yaklaşımıyla geleneksel ilkeleri küçümsemiş, malzeme dağarcığını genişleterek tasarımlarında yarı değerli taşlarla sıradan metaller de kullanmıştır. Diğer tüm Art Nouveau Dönemi tasarımları gibi, Lalique tasarımlarında da Japon sanatının ve simgeci şiirin etkileri görülür. Medusa, Ophelia, kurşuni gözlü kadınlar, yarı insan-yarı hayvan mitolojik varlıklar sıklıkla kullanılan öğelerdir. 1890’lardan itibaren malzeme olarak cama olan ilgisi artan Lalique, camı hem mücevherlerinde, hem de mimari bezemelerinde kullanmıştır. Camdan seri üretim tekniklerini ilk kullananlardan biri olan tasarımcı, bu dönemde gerçekleştirdiği parfüm şişeleri ile Paris’te büyük ün kazanmıştır. 1912’de mücevher tasarımını bırakarak tamamen cama yönelmiştir. Bu dönem, Art Nouveau mücevher tasarımcısı Lalique’in, Art Deco cam tasarımcısına dönüşmeye başladığı yıllardır. 1918 yılında Wingen-sur-Moder’de satın aldığı bir fabrikada yanardöner camlarla, zaman zaman renk kullanarak, kabartma desenli, yarı saydam ve uçucu bir görünüme sahip üretimleriyle kendine özgü bir üslup geliştirmiştir. Art Deco akımının yükselişini simgeleyen 1925 yılındaki Paris Modern Endüstri ve Dekoratif Sanat Fuarı Lalique’in de cam tasarımcısı olarak kendini kabul ettirdiği önemli bir etkinliktir. Uyguladığı tekniklerle camın billur ve buzlu görünümü arasındaki karşıtlığı çok iyi yakalayan tasarımcı, bazen de cama patina veya mine eklemiş ya da renkli cam kullanmıştır. Bu dönemden itibaren iç dekorasyon alanında önemli işlere imza atan Lalique’in çalışmaları arasında Champs-Elysees kavşağında bulunan çeşmeler (1932), Jersey’deki Saint Héiler Kilisesi’nin sunağı (1933) ve Normandia Gemisi’nin yemek odası (1936) sayılabilir. 1920’li ve 1930’lu yıllar boyunca firma dünyanın en önemli cam tasarımcılarından biri olarak ünlenmiştir. René Lalique’in ölümünden sonra fabrikanın yönetimini oğlu Marc Lalique üstlenmiştir. Bu dönemki tasarımlarda camdan ziyade ağırlıklı olarak kristal kullanımı söz konusudur. Firmanın ismi de ‘Cristal Lalique’ olarak değiştirilmiştir. Firma, 1990’lı yıllara kadar Lalique ailesinin üyeleri tarafından idare edilmiş, 1994’te Pochet’ye satılmıştır. 2010 yılından beri İsviçre firması Art & Fragrance yönetiminde ‘Cristal Lalique’ adıyla faaliyetini sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 177 » Heykel

MEHMET AKSOY (d.1939)

‘Periler ülkesinde’, bronz heykel. 43 x 32 x 6 cm

1961 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren sanatçı, burada kısa bir süre Resim Bölümü’nde öğrenim gördükten sonra, Şadi Çalık’ın yönlendirmesi ile Heykel Bölümü’ne geçerek eğitimini Çalık atölyesinde tamamladı. 1967 yılında mezun olan Aksoy, üç yıl aynı bölümde asistanlık yaptıktan sonra, 1970 yılında kazandığı burs ile Londra’ya gitti. Ertesi yıl Berlin’e geçerek buradaki Güzel Sanatlar Akademisi’nde beş yıl öğrenim gördü. Türkiye’ye döndükten sonra 1978-1981 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1981 yılında yeniden Almanya’ya giden sanatçı, çalışmalarını 1989 yılına kadar Berlin’de sürdürdü.
Mehmet Aksoy heykellerinde en temel insani duyguları ve durumları anıtsal bir anlatımla işler. Bu anıtsallık küçük boyutlu eserlerinde bile görülür. Anadolu taş işçiliğinin kaybolan üstün tekniğini ve eski uygarlıkların heykelcilik geleneğini çağdaş bir yorumla canlandıran sanatçı, Anadolu efsanelerine göndermeler yaparak Türk kültürünün kökenlerine inmeye çalışır. Eserlerinde figüratiften soyuta uzanan zengin bir biçim çeşitliliğinin yanı sıra coşkulu, devingen ve vurgulu biçimlerden yararlanan özgün bir anlatım dili göze çarpar. Biçimsel nitelikleri ne olursa olsun, bütün yapıtları hümanist bir yaklaşımın ürünüdür. 2012 yılında, Tophane-i Amire’de açtığı kapsamlı sergiyle 50.sanat yılını kutlayan heykeltıraşın Türkiye’de ve yurtdışında çok sayıda anıtsal heykeli bulunur. ‘Buluttan Sevgililer’ (Berlin, 1982-1986), ‘İş Göçü’ (Berlin, 1984-1987), ‘Meçhul Asker Kaçağı’ (Postdam, 1989-1991), ‘Toprak ana’ (Ankara, Esenboğa Havalimanı, 1991), İzmir Selçuk Kurtuluş Yolu Anıtı (1995-1998), İşbankası Kuleleri Kibele Çeşmesi (2001), Türk Hava Kuvvetleri 100.Yıl Anıtı (2010-2011) Aksoy’un anıtsal çalışmalarının önde gelen örnekleri arasındadır. Müzayedemizde yer alan ‘Periler Ülkesinde’ adlı çalışmasının anıtsal versiyonu ise AnkaraAltınpark’tadır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 8
sonraki