• Cancel
    Filter
  • Buy Now Rules
Filter

Buy Now

Product No: 3767 » furniture

AMPİR DORE AYNA VE KONSOLU

İsveç, Ampir dore ayna ve konsolu..
1777-1859 yılları arasında aktif olan mobilya tasarım atölyesi P. G. Bylander Gothenburg yapımı dönem parçası, orjinal kondüsyonunda ayna ve konsolu.
Ayna 74x186 cm
Konsol83x45x77 cm

Detaylı bilgi ve fotoğraflar için lütfen iletişime geçiniz..

AMPİR (EMPİRE) STİLİ

Yeni-Klasik akımın I. Napolyon döneminde (1804-1814) Fransa'da başlayıp gelişmiş ve Avrupa'ya yayılmış olan evresidir. Napolyon’un Roma İmparatorluğu’nun görkeminden esinlenen bir üslup yaratılması arzusundan doğan bu akım bir anlamda antik sanatın, çağın anlayışına göre yenileştirilmiş şeklidir. Bu üslup mimari, mobilyacılık, giyim, dekoratif sanatlar ve takı gibi alanları etkilemiştir. Almanya’da Biedermeier, İngiltere’de Regency, Amerika’da Federal stil ile çağdaştır. Napolyon’un özel dairelerinin mobilyalarını tasarlayan Percier ve Fontaine adlı iki mimar, dekorasyon çalışmaları ve mobilya tasarımlarıyla Ampir üslubunun oluşturulmasına büyük katkıda bulunmuştur. Bu dönemde arkeolojiye karşı gelişen büyük merak nedeniyle klasik mobilya ve aksesuar türleri ve tarihsel bezeme ögeleri kopyalanmıştır. Antik Yunan’ın zafer tanrıçası Nike, defne çelenkleri, arılar, buğday demetleri, bereket boynuzu, sfenks, balta gibi antik dönemi anımsatan pek çok unsur mobilya ve objelerde yoğunlukla kullanılmıştır.  Ağır, kübik ve masif olan Ampir mobilyada oymalar yüzeysel ve kabacadır. Kısa ayaklar üzerine oturtulmuş divan ve tabureler, Yunan feneri taşıyan sehpalar, yeşil mermer tablalı ağır konsollar ve yuvarlak masalar, kayıt ve anıt biçimli yataklar, bu stilin en yaygın özelliklerindendir. Ampir Stili döneminde ilk defa maun ve gül ağacı birlikte kullanılmıştır. Paris’te ortaya çıkan bu üslubun ilk evresi kısa sürede tüm Avrupa’ya yayılmış, ancak çok kısa devam etmiş olup, Napolyon'un iktidardan düşmesinden sonra hemen kaybolmuştur.

İkinci Ampir stili olarak adlandırılan üslup ise, yaklaşık olarak 1865-1880 arasında etkili olmuş bir üsluptur. Fransa’da bu stilin varyasyonlarına III. Napolyon (1852- 1870) stili de denir. Bu dönemde üretilen mobilya ve objelerin karakteristik özellikleri abartılı ve gösterişli tasarımları, bezemede dekoratif motiflerin yoğun olarak kullanılması ve insan figürlerindeki doğallıktır. Bu dönemde yapılan mobilyalarda, daha önceki yüzyılların Gotik, Rönesans, XIV. Louis/Barok, XV. Louis/Rokoko ve XVI. Louis/Yeni-Klasik gibi akımlarının kombinasyonu uygulanarak eklektik bir tarz oluşturulur. Andre Charles Boulle (1642-1732) tarafından yaratılan ve onun adıyla anılan bakır/metal marköterili, bağa kakmalı mobilya ve objeler moda olmuştur. Önceki dönemlerde kullanılan maun ve abanoz gibi koyu renkli ahşabın kullanımı ikinci ampir stilde de devam etmiştir. Makaralı ayaklara sahip sehpa ve masalar ile siyah lake işçilikli mobilyalar dönemin karakteristik üretimleridir.        
     
Bu dönem aynı zamanda endüstrileşmenin de olduğu bir evredir. Yeni geliştirilen makineler sayesinde mobilya ve obje üretimi hız kazanmıştır. Ancak el işçiliği de önemini sürdürmektedir. III.Napoleon döneminin en ünlü marangozlarından biri olan Alphonse Tahan (1830-1880) bu alanda akla gelen ilk isimlerden biridir ve eski sanat akımlarını yansıttığı yapıtlarıyla ünlüdür. Eserlerini 1851 yılında Londra Sergisi’nde, 1855’te de Paris’teki uluslararası sergide sergileyen Tahan, her iki sergide de altın madalya kazanmıştır. Bu başarılarıyla imparator III. Napoléon ile eşi Eugene’nin dikkatini çekmiş, uzun süre onlar için çalışmıştır. Mobilya dışında mine işçilikli metal mücevher kutuları, sepetler, hokkalar, ahşap içki ve çay takımı kutuları da üreten Alphonse Tahan, yapıtlarında ‘Tahan, Fournisseur de l’Empereur’, ‘Tahan Ft.’ ve ‘Tahan A Paris’ imzalarını kullanmıştır.  Sanatçının ölümünden sonra atölyesini oğlu Jean-Pierre Tahan devralarak babasının izinden gitmiş ve ‘Tahan A Paris’ imzalı mobilya ve obje üretimini sürdürmüştür.

Dönemin diğer tanınmış mobilya ustaları arasında Antoine Krieger, Bellangé, Beurdeley, Cremer, Dasson, Diehl, Fourdinois, Linke ve Sormani sayılabilir.

Price: 12,500 USD

Buy Now
Product No: 3773 » furniture

OSMANLI DÖNEMİ LAKE AYNA VE KONSOLU

Osmanlı mobilya işçiliği için müzelik değerde nadir bir örnek, muhtemelen saray atölyeleri yapımıdır. Orjinal haliyle korunup günümüze kadar ulaşmıştır. Klasik formlu bir örnektir. Pastel tonlarda lake ve dore işçilikli mobilyanın konsol bölümünde  çift ahşap oyma işçiliği ile 'Osmanlı Devlet Arması' aplike edilmiştir.
19.yy. sonu
Ayna 89x170 cm
Konsol 95x120x50 cm

Detaylı bilgi ve fotoğraflar için lütfen iletişime geçiniz..

OSMANLI’DA MOBİLYA KÜLTÜRÜ

Osmanlı’da Batı dünyasının kullandığı anlamda mobilya ilk olarak 19.yüzyılda, özellikle de Dolmabahçe ve Beylerbeyi gibi Batı üslubunda yapıların oluşturulmasıyla başlar. Bu dönemden önce Osmanlı mimarlığında taşınabilir mobilyaya çok az yer verilmiştir. Osmanlı/Türk evindeki ihtiyaçlar mimariyle birlikte yapının bir parçası olarak çözümlenmiştir. Örneğin, iç mekan oldukça boş ve ferah tutulmuş, sedirlerin üzeri şilte ve yastıklar, yerler ise halı ve kilimle kaplanmıştır. Depolama için yüklük denilen dolaplar ve duvar rafları ile duvarın içine yapılmış küçük gözlerden oluşan tembelhaneler kullanılmıştır. Düzen günlük gereksinmeler için kullanılan eşyanın işi bittiğinde ortadan kaldırılması üzerine kuruludur; yatmak için akşam yüklükten çıkarılan döşeklerin sabah toplanması, yemek zamanlarında katlanabilir ayaklar üzerine kurulan sininin sonra dışarıya çıkarılması gibi. Bu dönemde Osmanlı evlerinde sandık, beşik, rahle ve tabure gibi az sayıda taşınabilir eşya mevcuttur. Bu eşyaların özellikle büyük yerleşim yerlerinde üretilmiş olanları oyma, kakma, boyama gibi ahşap işlerinin çok ince örneklerini taşır. Mobilya geleneğinin bulunmaması ustaların hünerlerini bu tarz eşyaların üzerinde sergilemesini sağlamıştır. Edirnekari ve sedef kakma en sık kullanılan geleneksel süsleme yöntemleri arasında yer alır. Konutlardaki kapı, tavan, dolap kanadı gibi yapı elemanlarıyla ile saat, çeyiz sandığı, para kutusu, sanduka, çekmece, rahle, kavukluk, kalemdan gibi dekoratif malzemelerin bezemesinde kullanılan Edirnekâri tekniğinde doğal çiçekler, yapraklar ve meyvelerden oluşan süsleme ögeleri en ince ayrıntısına kadar işlenir. Başlangıçta stilize bitkisel süslemeler tercih edilirken, 16. ve 17. yüzyıllarda doğalcılık anlayışıyla işlenerek kendine özgü bir üslup kazanmıştır. 18. yüzyıldan itibaren, Avrupa sanatının da etkisiyle Barok ögeler çoğalmış; altın yaldız, yeşil ve kırmızı boyalı bezemeler lake olarak çalışılmıştır. 17.ve 18.yüzyıllarda zirveye ulaşan sedef işçiliği de kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kuran muhafazası dışında rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyaların üzerinde uygulanmıştır.

19.yüzyıldaki Batılılaşma girişimleri Osmanlı’daki mobilya anlayışını da değiştirmiştir. ‘Batılılaşma’ kavramı toplum yapısıyla bağlantısız olarak sadece Avrupa’dan ithal edilen mallar ile özdeşleştirildiği için, değişen günlük yaşamda mobilya alanındaki ihtiyaç da Batı’dan ithal edilen eşyalarla giderilmiştir. II.Abdülhamid döneminde (1876-1909) şehir yaşamının değişmesiyle birlikte Osmanlı insanının günlük yaşamı ile üretim ve tüketim kalıpları da değişmiştir. Bu dönemde İstanbul’da, özellikle Pera’da dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen mobilyaları satan mağazalar açılmaya başlamıştır. Ayrıca, kullanım amaç ve yerine göre özel siparişle yapılan mobilyalar da ithal edilmiştir. Osmanlı pazarına özel yapılan Avrupa kökenli bu mobilyalarda Osmanlı arması, tuğra, sancak, ay-yıldız gibi motifler kullanılmıştır. Avrupa dışında Uzakdoğu’dan da mobilya getirtilmiştir. Dönemin en önemli yerel mobilya üretim merkezi ise, Sultan II.Abdülhamid tarafından Yıldız Sarayı’nda açılan Tamirhane-i Hümayun’dur. Avrupa’dan son sistem marangoz aletleri getiren Sultan Abdülhamid’in birçok usta ve çırakla birlikte çalışarak ürettiği eşyalar Dolmabahçe, Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız saraylarının Batı tarzı mobilya ihtiyacını bir ölçüde karşılamıştır. Bizzat padişahın ürettiği mobilyaların yanı sıra, ressam Emil Meinz gibi Tamirhane-i Hümayun’da çalışan sanatçıların elinden çıkmış mobilyalar da mevcuttur. Tamirhane-i Hümayun üretimi mobilyaların büyük bir bölümünde Sultan II.Abdülhamid’in tuğrası yer alır, ancak bunların hangilerinin bizzat padişah tarafından yapıldığını söylemek güçtür. Bu atölyenin üretimlerinin üzerinde ayrıca ‘Tamirhane-i Hümayun imalatı’ ibaresi, usta ve tarih damgası da yer alır. Süsleme olarak ise en çok kullanılan motif  ay-yıldızdır. Tamirhane-i Hümayun dışındaki yerel mobilya üretim merkezleri o dönemde Galata, Pera ve Nişantaşı’nda açılan Narses Narliyan, Psalti, Hakkı Usta, Mora Biraderler, Refik Bey Marangoz Fabrikası gibi yerlerdir.

Price: 15,000 USD

Buy Now
previous
Go to Page: / 1
next